Köy Enstitüleri Eğitim Sisteminin kırsal kalkınmaya doğrudan ve dolaylı etkisi açılan 21 Köy Enstitüsü ile mezun öğretmenler ve sağlıkçılar (ile Köy Eğitmenleri Kursu mezunu Köy Eğitmenleri/SÜ) tarafından önemli oranda yerine getirildiği düşüncesindeyiz. Bu etkiler tarımda ve hayvancılıkta yeni ve modern yöntemler kullanılması, halkın sağlık hizmeti ve yaşam kalitesinin artırılması, yerel kamu kurum ilişkilerinde demokratik kalite şeklinde kendini göstermiştir. Enstitü mezunlarının köylerde açtıkları çeşitli meslek kurslar ile hem köy halkının yeni bir meslek dalı edinmesini sağlamışlar, hem de iş kolu sayesinde gelir düzeyleri yükselmiştir.(1) 1940’lı yıllarda ‘yapı ustası, marangoz, demirci, vd.’meslek erbabının kırsalda yok denecek kadar az olduğu ülkemizde gösterilen çabanın değeri, önemi daha iyi anlaşılabilir. Son yıllarda internette çok dolaşan, kitap kapaklarında görselleri yayınlanan Hasanoğlan’da çatı yapan dülgerlik (marangoz) bölümü (ve diğer KE- öğrencilerinin); çatıların fırtınadan uçmasını engelleyen ‘kurt boğazı geçme’ tekniğini öğrenerek, öğretmenliklerinde yaptıkları okul, lojman, cami vd. yapımı ve onarımında uyguladıkları, yerelde marangozlara öğrettikleri bilinmelidir.(2) Değinilen ‘fotoğrafın’ 1970’li yıllara kadar çatı yapımına en basit deyimi ile hızlandıran etkisi abartılı bulunmamalıdır. Bu açıklamayla kırsal kalkınmaya doğrudan ve dolaylı yansıdığını düşündüğümüz kırsal kalkınma örneklerini incelemeye devam edelim.
Çifteler KE ve Hasanoğlan YKE’nün Ziraat İşletme Ekonomi Bölümünü bitiren Bekir SEMERCİ; Arifiye KE ne Ziraat öğretmeni olarak atanır. Askerlik hizmeti 3 yıl er olarak yaptırılan Semerci; terhisinden sonra Konya’ya gezici baş öğretmen olarak atanır. Sorumluluk bölgesindeki okulların eğitim kalitesi ve alt yapı iyileştirme çabaları yerel ve kamu yöneticilerinin hoşnutsuzluğuna neden olur, kısa sürede Hadim ilçesine tayin edilir. Ancak, il içi sürgünler devam eder bu seferde Kongul köyü öğretmenliğine atanır. Bilahare, 1953/54 ders yılında eşi ile birlikte Karasınır köyüne nakillerini yaptırırlar. Karasınır köyünde gençlerle kurduğu olumlu diyalog, yetim öğrencilerin ‘yetiştirme yurtlarına’ kabulü girişimleri ve zirai ürün zararlılarına (özellikle nohut) karşı mücadelede gösterdiği çabaların olumlu seyri çevrede etkinliğini arttırır. Köydeki çalışma sürecinde altyapı ve diğer sorunların çözümü için belediye kurma önerisi köylülerce kabul görür ve 1955 yılında belediye kurulur, kamu hizmetlerinden yararlanmanın önü açılır. 1956 yılında Konya Şehit Sadık İlkokuluna atanır. Ancak, şehir içi sürgün ve soruşturmaların sürmesi üzerine Halk Eğitim Merkezine geçerek, 1963-65 yıllarında Manisa Halk Eğitimi ve Şumullu Planlama Başkanlığı’nda görev alır. Dönemin kırsal kalkınma programı olan ‘pilot köy’ uygulamasında seçilen 3 köyde aktif çalışmalar yapar. Bu köylerden olan Maldan, toprağı az ve susuz, geçimi hayvancılık ve az olan kuru tarım nedeniyle erkeklerin Manisa ovasına tarım işçiliği için gittiği bir yörük köyüdür. Köy kadınları ise boş zamanlarında halı, kilim, seccade, torba vb. yöresel el dokuma ürünleri dokuyarak ek gelir sağlamaktadırlar. İzmir halı tüccarlarının bu ürünleri ucuza alıp pahalıya sattığını incelemeleri sonucu fark eden Semerci; yörenin ileri gelenlerini ikna ederek kooperatif kurulması çalışmalarını başlatır. Böylece, 1964 yılında ‘Mahdut Mesuliyetli Yunddağı Köylüleri Dokumacılık Küçük Sanat Kooperatifi’ kurulur. Sanayi Bakanlığı’nın desteği ile halıcılık kursları açılır, yeni model ve motiflerle daha gelişmiş tezgahlarla katılımcıların el becerileri geliştirilir. Ticaret Bakanlığı kurs mezunlarına ücretsiz tezgah ve takım yardımları yapar. Kooperatif ürünlerinin tanıtımı amacıyla düzenlediği sergiler beğeni toplar, kamu yöneticilerinin desteğini sağlayarak, ürünlerin değerinde satılması üyelerin gelirlerini arttırır.
Semerci’nin bu çalışmalarından ‘rahatsız’ olanlar bulunmasına rağmen, 2. pilot köy olan Sancaklıbozköy’de de çalışmalarına devam eder. Kendine yeter toprağı olan geçimini üzüm, tütün, pamuk, zeytin vb. ürünlerden sağlayan köyün gençlerinin el sanatları becerilerinin gelişimi amacıyla Halk Eğitim Başkanlığı’nca kurslar (yapıcılık, marangozluk, demircilik, biçki-dikiş vb.) açılması için köy muhtarını ikna ederek, uygulamayı başlatır. Köylülerle el ele vererek kurslar için beş işlik yaparak eğitime zamanında başlarlar. Biçki-dikiş kursu 35 öğrenci ile eğitime başlaması beklentileri arttırır. Diğer kursların öğrencileri ile çocuk bahçesi, masa, sandalye, pulluk, soba, kürek vb. ürünler işliklerde yapılarak katılımcıların mesleki becerileri geliştirilir.
Köyün kültür ve sosyal etkinliğini gösterebilmek amacıyla köy tiyatro binası yapmayı planlayarak köy imamı Hasan dağ’ın örnek desteği ile imece usulü 350 kişilik tiyatroyu hizmete açarlar. Sancaklıbozköy Tiyatrosu’nda gösteriler dışında, gündüzleri düğün, nişan, toplantı ve devlet kuruluşlarının eğitimleri verilir. Semerci; tiyatro binasında ‘ana ve çocuk sağlığı’ doktorunun belli günlerde muayene, tarımcıların köylülerle (ev ekonomisi, zirai mücadele, tavukçuluk, zeytincilik vb.) eğitim amaclı toplantılar yapıldığını ifade eder.
Bekir Semerci; yapılan planlama kapsamında Manisa Tarım Müdürlüğü’nce ‘100 tavukluk örnek kümes’ çalışması yaparak tavukçuluğu teşvik eder. Ayrıca; Toprak Su Baş Mühendisliği’nce, 2 bin dekar arazide teraslama çalışması yapılarak, meyve ziraatını teşvik edilir. Bu arazilerin Sancaklıbozköy’ün ‘kiraz bahçeleri’ olduğunu yıllar sonra anlatır
1965 yılında İstanbul Halk Eğitim Merkezi’ne tayin olan Bekir Semerci; pilot köylerle ilişkisini sürdürür, mektuplaşır, gelişmeleri izler. Yıllar sonra Maldan köylülerinden Mehmet Yalçıner yazdığı mektupta;
-1963 yılında kurulan halıcılık kooperatifinin 10 yıl içerisinde çok başarılı işler yaptığını ancak, üyeler arasında çıkan anlaşmazlık nedeniyle kapatıldığını,
-1968 yılında köyden toplam 55 üye ailenin kooperatif vasıtasıyla Almanya’ya işçi olarak gönderildiğini, zamanla Manisa ovasından araziler alınarak ziraat yapıldığını,
-Köyün eğitim düzeyinin yükseldiğini çok bürokrat yetiştiğini, sağlanan olumlu gelişmeler sonucu 1981 yılında ilde ATATÜRK KÖYÜ seçildiklerini belirterek,
köylerine ‘diktiğiniz ağacın meyvelerini görmek’ için, Bekir Semerci öğretmeni köylerine davet etmiştir.
1986/Ekim ayında Manisa’ya giden Semerci; 20 yıl sonra Maldan ve Sancaklıbozköy köylerindeki gelişmeleri heyecanla izler… Maldan’da halıcılığın yeniden canlandırma ve ihracat yapma çabalarını, Almanya’da çalışan işçilerin köye sağladığı katkıları gözler, eğitimli meslek sahibi genç kuşakların bilgisini alır. Sancaklıbozköy’de ise; kurduğu işliklerde meslek sahibi olduğunu öğrendiği marangozların, demircilerin, trikocuların akrabaları ile karşılaşır, kursiyerlerin bir kısmının Almanya’ya ‘nitelikli işçi’ olarak gittiğini öğrenir… köylülerin ‘biz kiraz, şeftali bahçeciliğinde çok ileri gittik..’ övüncünden mutlu olur.. (3)
Teraslanan 2 bin dönüm arazide başlayan erkenci cins ‘kiraz yetiştiriciliği’ civar köylerde de gelişmiş, Şehzadeler Belediyesi’nin köyde toptan kiraz satışı için yaptığı ‘kiraz pazarının’ 22.04.2017 de hizmete açıldığı öğrenilmiştir. (4)
Gönen KE girişli Hasanoğlan KE mezunu Ahmet AKSAKAL; Eğirdir, Sarayönü, Isparta ve Keçiborlu’da 12 yıl öğretmenlik yaptıktan sonra, kendi tabiri ile ‘sürgün edilmekten bıktığı’ için öğretmenlikten ayrılır. 1978 yılında da bir müddet Gülbirlik Genel Müdürlüğü görevinde bulunur. Kartvizitinde ‘halı sanatçısı öğretmen’ yazan ülkemizin tek halı portre sanatçısı olan Ahmet Aksakal; halıcılığa 1961 yılında Atatürk portresi dokuyarak başlar. (5) Öğretmenlikten ayrıldığı 1967 yılından sonra; o dönem halıcılığın yoğun olarak yapıldığı Isparta-Burdur yöresinde, el dokuma halı yapımı yanında, halı ticaretini de sürdürür. Aksakal süreci; ‘.. o zaman Türkiye Öğretmenler Sendikası (TÖS) vardı. Dokuduğum portrelerimi sırtıma alıyorum dernek dernek sendika sendika geziyorum. İlk sermayemde öğretmenlerdendir. Öğretmenlerin desteğidir..’ ifadesiyle anlatır. (6) Sürecin devamını ‘.. geçim sıkıntısı nedeniyle çalışmayan kadınları bir araya getirerek, köy enstitüsünde öğrendiği dokumacılığı köyünde yapmaya başladıklarını’ dile getiren Aksakal; ‘ilk yıllarda Atatürk portrelerini dokuyup Türkiye’nin dört bir yanına sattığını, ardından Almanya’da çalışan Türk işçilerinin patronlarının portrelerini dokumaya başladıklarını’ ifade eder.(7) Dönemin yaygın olan öğretmen dayanışmasını ve Almanya’da ki pazarı arkasına alan Aksakal; ‘çeşitli ebatta saray halıları, modern halılar ve ünlülerin portrelerini halıya dokuyarak bilgi ve yeteneğini harmanlayarak, kendine has bir halıcı olabildiğini ve halı portre yapımı konusunda rakip tanımadığını, dünya liderlerine, devlet adamlarına,sanatçılara vd. (G.Bush, M.Thatcher, B.Clinton,Mitterrand, M.Jackson, Tarkan…) portrelerinin hediye edildiğini’ gururla anlatır. İpek halı dokumacılığında; ‘Dünyamızı Aydınlatanlar/Çanakkale Minnet/Kurtuluş Savaşı..’.projelerine de imza atan Aksakal öğretmenin kullandığı renklerin çokluğu ve özgünlüğü dikkati çeken en önemli özelliğidir.(8)
Halı atölyelerinde 60 a varan işçi çalıştırdığı, halı dokuma ustaları yetiştirdiği öğrenilen Aksakal’ın ‘halıcılığın yok olmaması’ için mücadele ederek, gelişmesi için de konferanslar’ verdiği, kurslar düzenlediği, öğrenilmiştir.(9) 1961 yılında başlayan halıcılık, ipek halı dokumacılığı sürecinde yörenin tanınmış ‘halı ustaları Şevket Çetinkaya (kök boya ustası) ve Ahmet Aksakal’ın birlikte yılda 20 mio. USD lık ihracat gerçekleştirerek hem ülke ekonomisine büyük katkı sağladığı hem de Türk halıcılığını tüm dünyaya tanıtımı’ noktasına ulaştığı görülmektedir. (10)
Kızılçullu KE mezunlarından Arif ÇELİK ve Fikri KÖSEOĞLU (sağlık kolu) köyleri olan Muğla-Yerkesik’te yaptıkları arıcılık faaliyetlerine Arıcılık konulu çalışmamızda yer verilmiştir.(11) 1960 yılında nüfusu 2.468 olan Yerkesik’te tahıl, tütün ziraatı ile hayvancılık yaygın olarak yapılmaktadır. Çelik ve Köseoğlu; 1971 yılında 540 üyeli ‘Yerkesik Kalkınma Kooperatifi’nin’ kurulmasına öncülük ederek yörenin arıcılık ve diğer hayvan yetiştiriciliği potansiyelini arttırmayı hedeflerler. İlk etapta tavşan yetiştiriciliği ve süt toplama merkezi tesislerini kurarlar, bilahare petrol ofisi benzin istasyonu açarlar. Tavşan yetiştiriciliği karlı olmadığından kapatırlar. (12) Hayvancılığın ve arıcılığın geliştiği yörede 90 lı yıllara kadar başarılı çalışmalar yaptığı öğrenilen kooperatifin iç çekişmeler sonucu tasfiye edildiği öğrenilmiştir. (13)
Çifteler KE mezunu Ahmet ÖZTUNA, 1944 yılında mezun olduğu okuluna Tarım öğretmeni olarak atanmasına rağmen ‘köy öğretmeni olarak çalışmak istediğini’ belirterek kendi köyü İmişehir’e tayinini isteyerek görevine başlar. Öğrencilerin eğitim ve öğretim işleriyle uğraşırken yetişkinlerin okuma yazma öğrenmesi için kış döneminde erkek ve kadınlar için ayrı ayrı kurs düzenleme süreci başarıyla 1948 yılına kadar sürer.
İlk etapta öğrencileri ile birlikte okul bahçesini, çevresini ve köy yollarını ağaçlandırmaya başlayan Öztuna; altyapı ihtiyaçları için 250 dekarlık boş arazilerde ekim yaparak elde edilen ürünlerden gelir yaratır. ‘İmişehir halkını yoksulluktan kurtarmak’ amacıyla yola çıkan Ahmet öğretmen 1960 yılına kadar yaptığı çalışmalar aşağıda kısaca belirtilmiştir.
-1946-47’de alt yapısını oluşturarak hane başına 2’şer dekar bağ kurulması ve çevresine meyve ağaçları dikilmesine öncülük yapar.
-Hayvan barınaklarının düzenlenmesi ve gübrenin köy dışında biriktirilmesine öncülük ederek köylüleri teşvik eder.
-Elektrik sorununun çözümü için Eskişehir Hava Üssünden bozuk olan jeneratörü bedeli karşılığı alarak kullanılır duruma getirir. Santral binası ve elektrik hatlarının imece usulü ile yapılması sağlanır.
-Sağlıklı yaşam, ölçülü doğum konularında köylüleri yönlendirmeye çalışır. Evlerin önünün çiçeklendirilmesini teşvik eder.
-Halkı daha verimli tavuk ırkları ile tanıştırmak, tavukçuluğu geliştirmek için ‘kuluçka makinası’ alır, civciv ihtiyacını karşılar. Verimli et ve yumurta tavuğu cinslerinde alınan olumlu sonuçlar köylüleri tavukçuluğa yöneltir.
-1956-60 yılları arasında süt inekçiliğini ele alır. Süt inekçiliğinin geliştirilmesi için Çifteler Harası ve İl Tarım Md.nün katkıları ile hazırladığı projeyi köylülerin benimsemesiyle olumlu sonuçlar verir.
-Mera ıslahı ve fenni gübre kullanımı konusunda köylüleri ikna ederek uygulanmasını teşvik eder.
-Civar köyler ve İmişehir köyü arasındaki arazi anlaşmazlıklarının çözümü için, 1960 yılında kadastro çalışmasının yapılmasını ve arazilerin şahsileşmesini sağlar. Sorunlu 522 dekar arazinin İmişehir’e ait olduğunun tescili sonrası yaşanan sorunlara rağmen; arazinin ağaçlandırılması için köylüleri ikna etmesi sonucu, 57.000 cam ağacının dikildiği ‘İmişehir Ormanı’ kurulur.
27 Mayıs 1960 sonrası sonra bir müddet köy muhtarlığı da yapan Öztuna öğretmenin bu dönemden sonra yaptıkları aşağıda kısaca belirtilmiştir.
-‘İmişehir Köyü İmar ve Kalkınma Derneği’ kurulur.
-Dernek aracılığı ile ‘Eskişehir Hava Üssü Komutanlığı/M.E.B/İl Tarım ve Veteriner Md.lükleri/Çifteler Harası/Yunus Emre İlk Öğretmen Okulu(Çifteler) vd.’ kamu kurumları ile işbirliği içerisinde köye yol, su, okul servisi, kitaplık için yan destek sağlar. Yapılan çalışmaların beğeni kazanması üzerine Valiliğin desteği artar.
-Köye imar planı hazırlatır. Beş yıllık kalkınma planı hazırlayarak Valiliğe ve İl Özel İdaresine onaylatır ve saha uygulaması başlatır.
-Bayındırlık Md. nün desteği ile bulunan yeni su kaynağı evlere, okula ve çeşmelere su verilir. Sulama olanağının artması ile köyde sebzecilik başlar.
-1963 yılında Enerji Bakanlığı ve İller Bankası desteği ile Eskişehir’de merkezi elektrik sistemine bağlanan ilk köy olur.
İmişehir halkını yoksulluktan kurtarmak için yola çıkan Öztuna öğretmenin yaptıkları ve amacına ulaştığını görüyoruz.
1965 yılında Milliyet Gazetesinin açmış olduğu ‘Toplum Kalkınması’ konulu ‘Ali Naci Karacan Ödülü’ yarışmasına ‘İmişehir Şehir Projesi’ ile katılan Ahmet Öztuna öğretmenimiz birinci seçilmiş ve ödül almıştır.
İmişehir’de 22 yıl görev yapan mesleğinin son döneminde ilköğretim müfettişliği görevinde bulunan Öztuna; yaşamı boyunca köyüne hizmet vermeye devam etmiştir.
‘Köyün içindeki, yol kenarlarındaki, İmişehir’i otobana bağlayan yoldaki tüm ağaçlar onun eseridir. Yıllar sonra öğrencileri; o ağaçları dikerken bize ‘yeşil ve örnek bir köy meydana getireceğiz’ dediğini şimdilerde anlatmaktadırlar. (14)
Eskişehir’e Ankara istikametinden giriş yönüne 20 km. kala şimdilerde daha görünür olan İMİŞEHİR ORMANI, Köy Enstitüleri idealinin ayakta kalan örneklerinden sadece bir tanesi olarak değil, Köy Enstitüsü idealinin bugüne yansıması olarak bakılması gerektiği kanaatindeyiz.
Ülkemizde; ‘ana sorunumuz olan kıt kaynaklar ile toplumun nasıl kalkındırılacağı sorusu aslında Köy Enstitüleri ruhuyla aşılabilecek bir durumdur. Ülkesini çok seven insanların, ülkesini geliştirebilmek ve kalkındırabilmek için çok çalışması gerektiğini Köy Enstitüsü gerçekleri bize anlatmaktadır.’ (15)
Ülkesini ve Cumhuriyetimizi çok seven Köy Enstitülülerin kırsal kalkınmaya yönelik çabalarının binlerce örneğinden sınırlı sayıdaki örnekleri kaleme aldığımız düşüncesindeyiz. Yaptığımız incelemede; Köy Enstitülerinin ve mezunlarının toplumsal/kırsal kalkınmaya yönelik çalışmalarının, ekonomik, sosyolojik vd. açılardan değerlendiren akademik düzeyde/bilimsel nitelikte çalışmaların yok denecek kadar az olduğu üzülerek görülmüştür. Yeri gelmişken bu konunun yerel basında, genellikle bir vefa örneği olarak girişimlerin anlatıldığı, anma şeklinde sık sık yer aldığını, bir öğretmenin bir köyün kaderini nasıl değiştirdiğinin yazıldığı görülmektedir.
Köy Enstitüleri Eğitim Sisteminin önemli bir ayağı, olmazsa olmazı olan ‘kırsal/toplumsal kalkınma’ örneklerini ise, son 25 yıldır kurulan her 17 Nisan’da kamuoyuna Köy Enstitülerini anlatmak için yarışan vakıf ve derneklerin konuyu bilimsel nitelikte araştıran, yansıtan anıların ötesinde bir çalışması olmadığı üzülerek görülmüştür. Aynı şekilde Köy Enstitülerinde görev yapan Müdür dahil yaklaşık 650 civarındaki öğretmen (Örn. Türkçe Öğr. Fikret Madaralı-Yalova-Ceviz çalışması) ve usta öğreticilerinin eğitim dışında kırsal kalkınmaya yönelik çabalarının ‘ilgilerini’ çekmediği kanaatindeyiz. MADARALI EDEBİYAT ÖDÜLÜ’ nü gören ancak zamanın İstanbul Şehir Hatları vapurunda ‘yalova cevizini’ anlatan Madaralı’yı göremeyen köy enstitüsü sevdalılarına ne diyelim!.. 1960’lı yıllarda Fakir Baykurt, Mahmut Makal, Talip Apaydın vd. enstitü mezunu yazarların, sanatçıların konuya dikkat çeken çalışmaları olmasına rağmen,’ tarihsel yaklaşım-nostalji’ bandını aşamayan, aşma cesaretini göremediğimiz, vakıf ve derneklerin bu konudaki duyarsızlığını anlamakta güçlük çektiğimi belirtmek durumundayım. Üstelik, her yıl andıkları Baykurt, Makal, Apaydın’ın yazdıkları önlerinde ve hafızalarda iken…
76 yıl önce mezun veren, 66 yıl önce kapatılan Köy Enstitüleri mezunlarının 1940’ın yokluk yıllarında; zor çalışma koşulları, sürgün, soruşturma, saldırı, tehdit, yaşam mücadelesi vb. sorunları yaşayarak, direnerek ve de aşarak; ‘bir ailenin, bir köyün, bir beldenin, bir ilçenin’, kaderini değiştirdiğini, etkilediğini, yönlendirdiğini, günümüz deyimi ile ‘dokunduğunu’ bugün görebilmek Köy Enstitüleri ideali ve etkisinin gücünü yansıttığı düşüncesindeyiz. Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütünün, (FAO) ‘açlık ve yoksullukla mücadele ve doğal kaynakların korunması, kırdan kente göçün azaltılması ve sürdürülebilir tarımsal üretim açısından ”Aile Çiftçiliğinin’ öneminin vurgulanması amacıyla 2014 yılını ”Uluslararası Aile Çiftçiliği” yılı olarak ilan ettiği bilinmektedir.(16) ‘Dünyayı Besle, Yeryüzünü Önemse’ sloganını kullanan FAO programının, 1940’lı yıllarda hedeflenen ‘canlandırılacak köy’ hedefiyle paralellik göstermesi tarihin bir cilvesi olsa gerek…
1946 yılında başlayan ve 1954 yılında kapatılarak yerleşkeleri öğretmen okullarına çevrilen Köy Enstitülerinin uygulamalı eğitiminin ve bazı uygulama izlerinin 1975 yılına kadar bu okullarda sürdürüldüğü de görülmüştür. Görüşümüzün Köy Enstitüleri Eğitim Sisteminin aynı şekilde sürdürüldüğü savı olarak kesinlikle anlaşılmamalıdır. Enstitü mezunlarını örnek alarak dayanışma içinde görev yaptıkları yerlerde kırsal kalkınma örnekleri veren öğretmen okulu mezunu öğretmenlerimizin varlığını belirtmek durumundayım. Aynı şekilde tüm köy enstitülerinde uygulamalı dersler sınırlanıp, süreç içerisinde kaldırılmasına, öğrencilerin çalışması yasaklanmasına rağmen, diğer 20 ilköğretmen okulunda da olduğu gibi Pamukpınar İlköğretmen Okulunda düzenlenen durum raporunda ‘yetiştirilen zirai ve hayvansal ürünler vd. ile döner sermaye işleri, kültür faaliyetleri vb. işlerin’ dökümü verilmiş, yapılanlar özetlenmiştir. (17) Bu okulun 1971 mezunu öğretmen Bekir Bayram eğitimi ve görev süresinde Pamukpınar ve diğer ilköğretmen okullarında da görüşümüzü teyit eden örnekler vererek anlatımlarda bulunmuştur. (18) Bu görüşümüzün günümüzde binalarına dahi tahammül edilemeyerek yıkılan Köy Enstitüleri Eğitim Sisteminin gücü, etkisi ve kalıcı yansımalarını teyit ettiği kanaatindeyiz.
Çalışmamızda Köy Enstitüsü mezunu kadın öğretmenler ile sağlık kolu mezunlarının ve Köy Eğitmenleri kursu mezunu Köy Eğitmenlerinin; kırsal kalkınma, halk sağlığı (sıtma, verem, kolera,kuduz vb.) çalışmaları ve katkılarına yönelik örnekler anlatılmasına rağmen belgeleyemediğimiz için yer verilememiştir. Özellikle Köy Eğitmenlerinin mezunlarla dayanışma içerisinde çalıştığı örneklerin bulunduğunun bilinmesini isteriz. Ayrıca; sağlık kolu mezunları ile köy eğitmenleriyle ilgili çalışmaların sınırlı sayıda olduğunu gene üzülerek belirtmek isterim.
Çalışmamızda zor koşullarda çalıştıklarını bildiğimiz enstitü mezunlarının mesleki örgütlenme çalışmaları, soruşturma, sürgün, saldırı vb. yaşadığı sorunlara bir kaç istisna dışında, konu bütünlüğünü dağıtmamak için yer verilmemiştir. Aynı şekilde bu çalışmalara destek veren özellikle mezunların eşleri ve aile fertleri, öğretmen arkadaşları, eğitmenler,yerel-kamu yöneticileri, köylüler vd. unsurlar bilinmesine rağmen sınırlı örnekler verilmiştir.
Kırsal kalkınma çalışmalarında örgütlü çalışmayı önceleyen ve uygulayan enstitülerin yardımlaşma ve dayanışma çabalarını sonuna kadar zorladıkları görülmektedir. Aynı yaklaşımla; tüm karalama ve engellemelere, olumsuz koşullara rağmen dönemlerinin kamu-yerel kurumları ve yöneticilerinin (bakan, vali, kaymakam, bucak müdürü, muhtar, doktor, veteriner vd.) desteğini almaya çalışmaları başarılarında önemli etken olduğu göz ardı edilmemelidir.
Köy Enstitülerine ve mezunlarına köylülerin sahip çıkmadığı tartışmasını yapan aydınlarımıza (19) çalışmalarımızda da yer verilen enstitülü öğretmeleri, dönemine göre yüksek oranda oy vererek milletvekili, senatör, belediye başkanı, belediye meclis üyesi, il genel meclisi üyesi, muhtar olarak temsilcisi seçtiğini de belirtmek isteriz. Ayrıca; Kırşehir-İsahocalı Köylüleri gibi köy sitelerinde mezun 14 enstitülü öğretmeni tanıtarak gelecek kuşaklara aktarmaları örneğinin tekil olmadığını belirtmek isteriz. (20) Okullara, caddelere,parklara, sokaklara vb. isimleri verilen MEÇHUL ÖĞRETMENLERE dönemin koşullarını dikkate almadan halkın sahip çıkmadığını söylemenin sadece insafla bağdaşmadığını belirtmek isteriz.
Köy Enstitülerinden 17.341 öğretmen ile 1.599 sağlık kolu mezun olmuştur. Köy Eğitmen Kurs mezunları eğitmen ise 8.675’dir. Cumhuriyetimizin en önemli ve özgün eğitim,aydınlanma ve kırsal kalkınma projesi olan Köy Enstitülerinden mezun olan yaşamları boyunca Cumhuriyetimize göğsünü siper ederek ayakla kalan ak saçlı öğretmenlerimize sağlıklar dilerken, ebediyete intikal eden enstitülülerin ışıklar içerisinde olmasını dileriz.
‘Köy Enstitülerinin kurucuları, yenik bir ordunun yiğit komutanlarıdır. Öğrencileri ise yine yenik bir ordunun adsız askerleridir. Köy enstitülerinin kurulduğu yerlere, bugün birer ‘MEÇHUL ÖĞRETMEN ANITI’ diksek ve her 17 Nisanda bu anıtlara saygı duruşunda bulunsak, acaba devlet ve toplum olarak bu öğretmenlere çektirdiğimiz acıları, bir gün için bile olsa unutturabilir miyiz?..’ (21) Unutturabilir miyiz!…
Yenik bir ordunun yiğit komutanları; YÜCEL-TONGUÇ-BAYIR’ a ve adsız askerlerine sonsuz saygı ile… Okurun sabrına teşekkür ederim…
Kaynakça :
1-Köy Enstitüleri ve Toplum Kalkınması/B.Mutlu Aydın
2-Pamukpınar Yolcuları/Hasan Göztepe
3-Türkiye’de İleri Atılımlar ve Köy Enstitüleri/Bekir Semerci
4-www.hurişikgazetesi.com/22.04.2017
5-bloğ.milliyet.com.tr/19.04.2009
6-yunusarikan.blogspot.com/29.10.2019
7-www.aa.com.tr/11.05.2014
8-www.hali.com.tr
9-www.haber32.com.tr/26.03.2009
10-www.yeniasir.com.tr/08.09.2004
11-www.kalabalikcadde.com./KE-KK-Arıcılık/22.04.2020
12-Yerkesik Nahiyesi Arıcılık Faal. Lisans Tezi/İstanbul Üniversitesi/Ahmet Anbarlı-1982
13-Mehmet Çelik’le görüşme/20.03.2020
14-O yıllar Dile Gelse 2/Mehmet Cimi/Kecev Yay.
15-www.dergipark.org.tr/Köy Enstitülerinin Toplum Kalkınmasındaki Rolü/Ö.Özden Aslan
16-www.fao.org
17-Geçmişten Günümüze Pamukpınar Albümü/M.Yılmaz Melikoğlu
18-Bekir Bayram’la görüşme/01.06.2020
19-Hürriyet Gazetesi/Orhan Miyase/18.04.2016
20-www.isahocalilar.com
21-Cumhuriyet Gazetesi/17.04.1987
— AÇIK TEŞEKKÜR —
-Bana sitelerini açarak çalışmamın yayınlanmasına olanak veren, ‘www.kalabalikcadde.com’ sitesi Yöneticisi Sn. Adnan Özer ile Sn. Taner Ay’a,
-Çalışmamıza bilgi, yönlendirme ve destekleri ile zaman ayırarak, emek vererek katkı veren; Pamukpınar KE’den Mehmet Baklacı, Hüseyin Kızılırmak, Kadim Serinözü, Çifteler KE’den Tahsin Yücel, Süleyman Çalışkan, İvriz KE’den Hasan Can, Cemil Sönmez ve Beşikdüzü KE’den Lemanser Sükan öğretmenlerime,
-Kecev Başkanı Sn. Erdal Atıcı’ya, Kepirtepeliler Vakfı Başkanı Sn. Sedat Tunguz’a, Paşalarlılar Derneği Başkanı Sn. Mevlut Yılmaz ile Mehmet Yalçın’a, Çayırhan Koop. Başkanı Sn. Mehmet Öztürk’e, CHP Nallıhan İlçe Başkanı Sn. A.Ekber Aytaç’a, Dumlupınar CHP İlçe Başkanı Sn. Zekeriye Yılmaz’a, İsaobalı sitesi Yöneticisi Sn. Cevat Koçak’a, Karamanın Sesi gazetesinden Sn. Ahmet Mısırlıoğlu’na , Pamukpınar grubundan Sn. Bekir Bayram’a, İskandil/Yazarı Sn. Mehmet Atilla’ya,
-Sn. Naciye Ünlüer Kır’a, Sn. Vedat Küçükyılmaz’a, Sn Mehmet Çelik’e, Sn.Atilla Çiçek’e, Sümer Yurduğül’e ve Sn.Amil Üstündağ’a,
teşekkürlerimi sunar, sağlıklar dilerim.
Tebrik ederim, çok detaylı ve belgesel niteliğinde çalışmalar.