Kemal Çavuş: Yazarlık bir meslek midir?
Mario Levi: Uzun süre böyle olduğuna inandım. Bilinen acı bir anektottur. Yurt dışına çıkacağı zaman Sait Faik’e pasaportuna yazmak için mesleğini sormuşlar, yazar demiş. Bunun üzerine de meslek kısmına işsiz diye yazmışlar. Bu tavırdan öcümü almak istercesine meslek kısmına pasaportumda yazar ibaresini koydurtmayı başarmıştım. Ama şimdi öyle düşünmüyorum. Yazarlık benim için hayatın kendisi artık.
K.Ç: Her zaman yazmak mümkün olmadığı için sordum. Bir dönem yazmaya ara vermişsiniz çünkü.
M.L: Yazmaya 81-84 yılları arasında ara verdim. O günlerde hakikaten bir meslek arayışı içindeydim Kendime uygun bir hayat arayışında da…
Ç: Nasıl yazıyorsunuz?
M.L: Geceleri yazıyorum daha çok 03.00-08.00 arasında. Tatil günlerimde ise günde dokuz saat. Önce dolma kalemle defterlere, sonra bilgisayara.
K.Ç: Yemekle ilgili bir romanınız var (Sana Pandispanya Yaptım). Müzikle ilgilendiğinizi biliyorum. Müzikle ilgili bir roman yazmayı düşündünüz mü? Argos dergisinde Rembetiko ile ilgili bir yazınızı hatırlıyorum…
M.L: Evet o yazıyı ben de hatırlıyorum. Çok severek yazmıştım. Aynı dergide Edith Piaf’a bir mektup ta yazdım. Stüdyo İmge dergisinde de flamenko yazıları yazdım. Birkaç radyo istasyonunda da iki yüzü aşkın program hazırladım ve sundum.. Dünya müzikleri üzerine. Elbette müziğin başrolü oynayacağı bir roman yazmayı düşünüyorum. Nasıl yazacağıma karar veremedim sadece.
K.Ç: Aslına bakarsanız ben sizin Arjantin’e göç eden bir ailenin geçmişini yazabileceğinizi düşündüm bugün. Tıpkı tango gibi acı ve tutkulu bir roman.
M.L: Arjantin’e giden bir aileyi bilmem ama İspanya’dan gelen bir aileyi yazdım. Henüz yayınlanmadı.
Ç: İstanbul dışında yaşayabileceğiniz bir şehir var mı?
M.L: Türkiye’de İzmir. Avrupa’da Barcelona veya Valencia
K.Ç: Peki gitmek mi zor kalmak mı?
M.L: Kalmak.
K.Ç: (Hikâyenizdeki) Atina’ya göç eden Madam Floridis bir daha İstanbul’a dönmedi mi?
M.L: Dönmedi dönmeyeceği belli değil miydi? Ama onu beklemiyorum artık.
K.Ç: Belki kısa bir süre için dönmüştür diye düşünmüştüm.
M.L: Dönmüşse de bana haber vermeden gizlice İstanbul sokaklarını dolaşmıştır. Ona da bu yakışır.
K.Ç: Çok hüzünlü. Roman, Hikâye dışında oyun yazmayı düşündünüz mü?
M.L: Oyun yazmayı düşündüm. Hala düşünüyorum. Bakalım… Belki bir gün…
K.Ç: Üzerinde çalıştığınız yeni bir kitabınız var mı?
M.L: Var. İspanyada göç kitabının hala üzerinde çalıştığım bir ayağı daha var. Ekimde yedi ciltlik İstanbul semtleri romanının üçüncüsü yayınlanacak. Son düzeltmeler yapılıyor. Bu salgın günlerinde bir romana başladım. O da bu yazın sonuna doğru bitecekmiş gibi görünüyor.
K.Ç: Son olarak, çok olduğuna eminim, sevdiğiniz yerli ve yabancı yazarlardan birkaç isim verebilir misiniz?
M.L: Dünya edebiyatında her zaman döndüğüm bir muhteşem beşlim vardır; Dostoyevski, Woolf, Kafka, Camus, Proust… Türk Edebiyatında tercihler değişebiliyor; Sait Faik, Tanpınar, Oğuz Atay, Selim İleri ilk aklıma gelenler.
K.Ç: İspanya ile ilgili romanınızı mutlaka okumak istiyorum. İyi Çalışmalar.
M.L: Teşekkür ederim.