Ana sayfa KÜLTÜR Mikhail Kolstov Niçin Ortadan Kaldırıldı?

Mikhail Kolstov Niçin Ortadan Kaldırıldı?

143
0
PAYLAŞ

Ernest Hemingway İspanya’daki Ruslar arasında en fazla Gaylord’s Hotel’de kalan Mikhail Kolstov’u sevmiştir. Dişlerinin yapısı nedeniyle tükürerek konuşan Mikhail Kolstov, komik ve neşeli bir adamdır. Hemingway onu bizim karşımıza Çanlar Kimin İçin Çalıyor‘un ( 1940 ) Karkov’u olarak çıkaracaktır. Hemingway’in aksine, George Orwell, Kolstov’da hiç hoşlanmamıştır. Katalonya’ya Selâm‘da ( 1938 ) Kolstov’u dezenfermasyon maksadıyla İspanya İç Savaşı hakkında uydurma şeyler üretmekle ithâm eder.

Mikhail Kolstov, İspanya’ya yazar ve Pravda muhâbiri olarak girmiştir ama, aslında bir NKVD ajanıydı. Gaylord’s Hotel’deki odasındaki özel bir hattan Yagoda’yı düzenli olarak bilgilendirdiği o günlerde yaygın bir söylenti olduğu hâlde doğruluğu kanıtlanamamıştır. Ama, Kolstov, İspanya’daki her şeyden haberdârdı ve bazı birliklere de danışmanlık yapıyordu. Neleri biliyordu diye sorarsanız, SSCB’nin 2.082 kişiyi İspanya’ya niçin gönderdiğini, NKVD görevlilerinin ve işbirlikçilerinin Stalinist olmayan solculardan kimleri öldürdüğünü, Rus ajanı yapılan muhâribleri, 510 ton İspanyol altınını ve 202.400.000 dolara Cumhûriyetçiler’e satılan Nuh nebîden kalma bozuk Rus tüfeklerini biliyordu derim.          

Yagoda’nın yerine Yejov’un geçmesinden dolayı huzûrsuzluk yaşayan Mikhail Kolstov, 1937 yılının Kasım ayında ülkesine geri dönmesi için bir talîmat alır. Çağrılmasının nedenini bilmiyordur. Ama, Yejov’un selefini “elmas kaçakçılığı” ve “câsûsluk” gibi suçlarla tutukladığından haberdârdı. Bu suçlamalar elbette asılsızdı, Yagoda, Zinovyev’in ve Kamanev’in davâlarındaki usûl ve esâs hatâlarını dile getirdiği için gözden düşmüştü. Stalin’in bu itirazları emre itaatsizlik olarak değerlendirdiği ve Yagoda’nın da itaatsizliğini hayatıyla ödeyeceği kesindi. Selefi hakkında tahayyül bile edilemeyecek suçlar uydurabilen Yejov’un, karısıyla yattığını öğrendiği takdirde kendisi hakkında da kolayca bazı suçlar uydurabileceğini düşünüyordu.

Mikhail Kolstov, 15 Nisan 1938 günü, Stalin’in huzûruna çıkar. Odada, Stalin’in dışında, Yejov, Molotov ve Voroşilov vardır. Kendisine İspanya İç Savaşı’na ilişkin tuhaf sorular yöneltilir. Bir anlam veremez. Bunalmıştır. Mikhail Kolstov’un İspanya’daki arkadaşlarından biri tarafından raporlanmış veya Yejov’un onun hakkında Stalin’in kafasını karıştırmış olabilir. İki saat kadar sonra, görüşmenin sona erdiğini düşünen Kolstov, Stalin’in huzûrundan ayrılmak için ayağa kalkar. Ama, Stalin’in buyurgan sesiyle adım atamaz.

” Bu kadar çabuk değil, Yoldaş Kolstov. Sahi, İspanya’da sana hangi isimle sesleniyorlar? Meselâ, Miguel mi?”
Kolstov, “Miguel” ismini doğrularken, Stalin’in bakışlarındaki yıkıcı alaycılığı fark eder.
” Çok iyi, Don Miguel. Biz, ilginç İspanya raporun için sana müteşekkiriz. Ama, yakında yeniden görüşeceğiz Yoldaş Kolstov. İyi şanslar Don Miguel!”
Odadan çıkacakken, Stalin Kolstov’u yeniden durdurur.
” Tabancan var mı Yoldaş Kolstov?”
” Evet, Yoldaş Stalin.”
” İntihâr etmeyi düşünmüyorsun değil mi?”
” Hayır. Aklımdan hiç öyle şey geçmedi.”
Stalin, güler.
” Çok güzel. Bunun için sana teşekkür ederim Yoldaş Kolstov. Ama, seninle yakında yeniden görüşeceğiz Don Miguel.”

15 Nisan 1938 günündeki bu görüşme ilk defa Mikhail Kolstov’un kardeşi Boris Efimov’un Mikhail Kolstov, kakim on byl: Vospominaniya ( 1965 ) isimli eserinde açıklanmış, Paul Preston’un We Saw Spain Die: Foreign Correspondents in the Spanish Civil War ( 2008 ) isimli eserindeyse ayrıntılı bir şekilde değerlendirilmiştir. Amanda Vaill bu görüşmeyi Hotel Florida için Paul Preston’dan aktarmıştır. Ben de Amanda Vail’den alıntıladım.

Mikhail Kolstov’un o gün Stalin’in kafasından geçenleri tam olarak okuyamaz. Çok korktuğu muhakkaktır. Bu görüşmenin ardından, korkudan, muhbirlik bile yapmaya başlayacaktır. İnsanların en yakınlarını bile ihbâr etmesinin bir yurttaşlık görevi sayıldığı bu sistemde, Mikhail Kolstov muhbirlikten utanmayacaktır. Çünkü, Orlando Figes’in, Karanlıkta Fısıldaşanlar‘da ( 2011 ) yazdığı gibi, Stalin Rusyası’nda ihbâr, ahlâksızlık olarak değil de, medenî bir eylem olarak görülüyordu. Muhbirliğin kökleriyse Çarlık Rusyası’ndaydı. Muhbirliğe özendirilme, tasfiyelerde hep büyük önem kazanmıştır. Bu yüzden sistem, Polya Nikolayenko gibi milyonlarca kişi yaratmıştı. Kaynaklara nazaran, 8 bin kadar insanın ölümünden sorumlu olan bu kocakarının bütün işi, tanıdığı veya tanımadığı birileri hakkında suçlamalarda bulunmaktı. Stalin Rejimi boyunca herkesin birer Polya Nikolayenko olduğu muhakkaktır. Polya Nikolayenko, Sovyet yurttaşının sûretiydi. Simon Sebag Montefiore, Stalin: Kızıl Çar’ın Sarayı isimli eserinde, Kolstov’un da İspanya’daki bazı isimleri Stalin’e ve Voroşilov’a ihbâr ettiğini yazar. Voroşilov’un Nikolay Buharin’in işkencecilerinden biri olduğunu unutmayalım.

Mikhail Kolstov, muhbirlik yaptıktan sonra, Yüksek Sovyet’e seçilir ve Bilimler Akademisi’ne üye olarak atanır. Muhbirliği sayesinde biraz rahatlamıştır. 12 Aralık 1938 gecesi, Yazarlar Kongresi’nde, Stalin’in isteğiyle “Bolşevik Partisi Târihi” sunumunu yapar. Artık Beriya’dan kurtulduğuna emîndir. Ne var ki, kindâr Stalin, 15 Nisan 1938 günündeki görüşmeyi unutmamıştır. O günden sonra, kedinin fareyle oynaması gibi, Kolstov’ ile oynamıştır. Kolstov, sunumunu yaptıktan sonra, gazetedeki bürosuna gider. Kaldırımda bekleyen ve “Karga” denen siyah NKVD arabasını görüp görmediğini bilmiyoruz. Ama, bir “Karga”, Mikhail Kolstov için oradaydı.

Lubyanka’da 14 ay boyunca çok ağır işkence görür. Beriya’nın berâberinde getirdiği yeni işkenceciler, Yejov’un işkencecilerine bile rahmet okutacak derecede acımasızdılar. Vsevolod Rok ismiyle tiyatro oyunları yazan Ruslaşmış Ermeni Vsevolod Nikoloyeviç Merkulov’u, eski bir Çarlık subayı olan Gürcü Shalva Tsereteli’yi, 136 kilo ağırlığındaki Gürcü Bogdan Kobulov’u ve sorgucu Boris Rodos’u Moskova’da tanımayan yoktu. Tsereteli, bazı kişileri temizlemede Beriya’nın özel cellâdı olarak iş görüyordu. Bogdan Kobulov, kurbanlarını döverken yumruklarını ve tahta cobunu kullanmasıyla tanınıyordu. Sorgularda “Fransız Güreşi” yaparken, bazen kurbanının boynunu kırıp öldürdüğü bile oluyordu. Ancak, o zavallılar Stalin’in talîmatıyla “kayıp” hânesine yazıldıklarından, hiç sorun çıkmıyordu. Beriya, muhtemelen kurbanlarına bizzat işkence yapan ilk Birinci Sekreter’di. Lubyanka’da cobu ve kalın sopalarıyla şöhret sâhibiydi. Onun kitâb okuduğu gören olmamıştı. İlkesiz bir adamdı. Kimin için çalışıyorsa, sorgusuz suâlsiz ona hizmet ediyordu. Gözlükleri alınmış Mikhail Kolstov’un işencecilerini görmesi imkânsızdı ama, her Moskovalı gibi Kolstov da onları ismen biliyordu.

Bütün belgeler, Stalin’in, İspanya’daki her şeyi dakikası dakikasına öğrenmek istediğine açıklık kazandırıyor. Ama, faşistler, Stalin’in umurunda değildi. O, İspanya İç Savaşı’nı, bütün muhâliflerini ortadan kaldırmak için tarihî bir fırsat olarak değerlendiriyordu. NKVD açısından da, İspanya’nın, câsûsluk operasyonları için bir “eğitim sahası” olduğu muhakkaktı. Pavel Sudoplatov’un anıları bunu doğrulamaktadır:

” … İspanya’ya genç ve deneyimsiz istihbarat ajanlarıyla birlikte deneyimli eğitmenler de yollamıştık. İspanya, sonraki yıllarda yürüteceğimiz istihbârât operasyonları için ajanlarımıza bir okul olacaktı. İstihbârât konusunda atacağımız adımlar, İspanya’da kurduğumuz ilişkilerden ve bu ülkede edindiğimiz deneyimlerden beslenecekti.”

Rus Devleti Askerî Arşivi’ne göre, SSCB, İspanya’ya 2.082 kişi göndermiştir. Bunun 770’i pilottur. Walter Germonoviç Krivitski, Ben Stalin’in Ajanıyım ( 1939 ) isimli anı kitâbında, İspanya’daki Sovyet personelinin siyaâetlerinin, çarpışmaların dışında kalmak olduğunu belirtir. Kitâbın “Stalin’in İspanya’da Oynadığı Rol” başlıklı bölümünden, bunun Stalin’in emri olduğunu öğreniyoruz. İspanya İç Savaşı boyunca, Ruslar’ın toplam zâiyatının, 168 olması ve bunun 99’unu da pilotların oluşturması, SSCB’den İspanya’ya gidenlerin Stalin’in emrine riâyet ettiklerini kanıtlamaktadır.

Ruslar’ın en büyük zâiyatını pilotlar oluşturmasına karşın, Polikarpov I-15’lerin, Polikarpov I- 16’ların, Tupolev SB-2’lerin ve Polikarpov R-Z’lerin, en kanlı çarpışmalar sürerken, Katalonya’daki Cumhûriyetçiler’e hiç destek vermediklerini biliyoruz:

” …Moskova’dan bize bir talîmat gelmişti. Bununla uçaklarımızın Katalonya’daki savunmaya katılmaları yasaklanıyordu. Çünkü, Stalin muhâliflerinin çoğunluğu Katalonya’daydı. Bu nedenle Katalonya, Moskova açısından güvenilmez bir yerdi. Oysa, oradakiler de, faşist saldırılara karşı Cumhûriyet’i savunmaktaydılar,” ( Walter Germanoviç Krivitski ).

İspanya İç Savaşı, SSCB’nin ve Stalinist komünistlerin İspanya’ya ihânetlerinin târihidir. İhânette, Teruel gibi, çok sayıda muhârebe örnekleri bulunuyor. Buna karşın, Pierre Broué ile Emile Temime, İspanya İç Savaşı isimli eserlerinde, “Rusların silâh yardımı olmasa, Cumhûriyetçiler’in direnmesi 1936 yılından öteye gidemezdi” yorumunu yaparlar. Yanılıyorlar veya hakikati çarpıtıyorlar. Çünkü, “yardım” diye bir şey yoktu. İspanya’da yalnızca yeni silâhlar denenmemişti, İç Savaş, büyük devletlere, ordu depolarındaki eski silâhların iyi fiyâtlarla elden çıkartılması olanağını da sağlamıştı. Cumhûriyetçiler, SSCB’den gelen silâhların parasını, İspanya Merkez Bankası’nın Plaza de la Cibeles’deki genel merkezinin mahzenindeki 510 ton altınla ödemiştir. Bu altınların, 7.800 adet sandığın içlerinde Cartegena Deniz Üssü’nden dört gemiye yüklenerek Odessa’ya gönderildiği yazılmıştır. Bir kaynakta, 510 ton altının o günkü değerinin 518 milyon dolar olduğu belirtiliyor. Ama, Daniel Kowalsky, Stalin and Spanish Civil War ( 2004 ) isimli eserinde, Sovyet kaynaklarına dayanarak, SSCB’nin İspanya Cumhûriyeti’ne 1936 yılının Ekim ayından 1939 yılının Şubat ayına kadar gönderdiği silâhların gerçek değerinin yalnızca 202.400.000 dolar olduğunu yazar. 1936 yılının Temmuz ayında da, silâh ve mühimmat satın almak amacıyla 40 ton kadar altın Paris’e gönderilmiştir. İç Savaş’ın Cumhûriyetçiler’e toplam maliyeti 714 milyon dolardı ( Ángel Viñas ); bu paraysa bütünüyle İspanya Merkez Bankası’nın altın ve gümüş rezervlerinden karşılanmıştı. İspanya Merkez Bankası’nın mahzeninde, savaş başladığında, külçe ve sikke olarak 805 milyon dolar değerinde 707 ton altın ve gümüş bulunuyordu ( Julián Casanova ) . İç Savaş’ın faşistlere maliyetiyse 694 milyon ile 716 milyon dolar arasındaydı ( Julián Casanova ). Bunun 413 milyon ile 456 milyon dolar arasındaki kısmı İtalya’dan, 240 milyon dolara yakını da Almanya’dan alınan kredilerle karşılanmıştı ( Julián Casanova ). İç Savaş’tan sonra Franco bu kredi borçlarını ihracat yoluyla tasfiye edecektir. Gerald Howson, Arms for Spain: The Untold Story of the Spanish Civil War ( 1998 ) isimli eserinin 28’inci ve 29’uncu sayfalarında, Cumhûriyetçiler’e gönderilen tüfeklerin pek çoğunun Birinci Dünya Savaşı öncesi yapımı olduklarını ve onarılmadan kullanılamadıklarını iddiâ eder. Haksız da sayılmaz. Bir kaynakta, SSCB’den Cumhûriyetçiler’e 60.183 adet tüfek gönderildiği belirtilmektedir. Bunların bir kısmı yeni bile olsalar, Sovyet yapımı Tula M1891/30 ve Izhevsk M1891/30 gibi tüfekleri, faşistlerin ellerindeki Alman yapımı Mauser Kar 98k gibi tüfeklerle kıyaslamak mümkün değildir.

İzak Babel’in, şehvet düşkünü Yevgeniya’nın kurbanı olduğu kesindir ama, Mikhail Kolstov için aynı şeyi söylemek mümkün değildir. Mikhail Kolstov’un da Yevgeniya ile yattığını kocası Yejov dâhil herkes biliyordu. Ancak, Mikhail Kolstov’un ortadan kaldırılmasının asıl nedeni İspanya İç Savaşı’nın sırlarını biliyor olmasıydı. Ayrıca, bütün olaylar, Stalin’in İspanya İç Savaşı’nın tanıklarını hayatta bırakmak istemediğini kanıtlıyor. Pierre Broué ile Emile Temime de İspanya İç Savaşı isimli eserlerinde Stalin’in bu niyetini doğrulamışlardır.

Marcel Rosenberg ismiyle bilinen Marcel Izraileviç Rosenberg veya Moses Rosenberg, İspanya İç Savaşı başladığında, SSCB’nin ilk Madrid büyükelçisiydi. Kuşkusuz “X Operasyonu” hakkında her şeyi biliyordu. Moskova’ya çağrıldı ve “kayboldu”. Muhtemelen 1937 yılında ortadan kaldırılmıştı. Barcelona konsolosu olan Vladimir Antonov-Ovseyenko Butyrka’da 10 şubat 1938 günü idâm edildi. Silâh ticâretiyle ilgili pazarlıkları yürüten ticâret ateşesi Artur Staçevski “kayboldu”. İspanya İç Savaşı’nda “Sancho” kod ismiyle bilinen askeri ateşe Vladimir Efimoviç Gorev, Moskova’ya çağrıldı ve 1938 yılının Haziran ayında susturuldu. İspanya’daki bütün Sovyet faâliyetlerini bilen Yan Berzin veya Janis K. Berzins, GRU’nun başındaydı. Ignaz Reiss, Emilio Kléber ve Richard Sorge gibi isimlerle birlikte çalışmıştı. Walter Germanoviç Krivitski’nin Ben Stalin’in Ajanıyım’da yazdığına göre, Yan Berzin, 1937 yılının Mart ayında Voroşilov’a gizli bir rapor göndermiştir. Bu raporda, ajanların İspanya’daki suiistimallerinden ve halka pek fenâ muamelelerinden rahatsızlığını dile getirerek, Aleksandr Orlov’un derhal görevden alınmasını istemiştir. Ne var ki, Aleksandr Orlov değil, Yan Berzin 1937 yılının Haziran ayında Moskova’ya çağrılacak ve 29 Temmuz 1938 günü Lubyanka’da öldürülecektir.

Aleksandr Orlov hepsinden daha akıllı çıkar. İspanya’daki Stalin muhâliflerinin kaçırılıp öldürülmeleri operasyonlarını yürüten Aleksandr Orlov, Andreu Nin cinâyetinin de elebaşıydı. 1936 yılında NKVD görevlisi olan Galina Voitova ile hazîn bir aşk mâcerâsı yaşamıştı. Kadın, Orlov karısından boşanmayı reddedince, Lubyanka’nın önünde intihâr etmiştir. Bunun üzerine, yakın dostu Abram Aronoviç Slutski, Orlov’u İspanya’da görevlendirmişti. Orlov, çok iyi derecede İngilizce, Almanca ve Fransızca biliyordu. İspanya’daki kan dökücülüğü nedeniyle “Lenin Nişânı” ile ödüllendirilir. Paris’teki Troçkistler’in takîbindeki NKVD ekibinden Mikhail Şpigelglas, 1938 yılının Temmuz ayında kendisiyle görüşmek isteyince, tuzağa düşeceğinden kuşkulanır ve İspanya’daki NKVD operasyonları için ayrılmış olan 60 bin doları yanına alarak ortadan kaybolur.

Mikhail Şpigelglas da Aleksandr Orlov kadar acımasız bir adamdı. “Troçkist” NKVD ajanı Ignace Reiss’i adamlarıyla birlikte Lausanne’ın dışında tuzağa düşürerek, 4 Eylül 1937 günü “BE.20. 662” plakalı bir Chevrolet ile kaçırdığı biliniyor. Reiss’i yaklaşık olarak 5 kilometre ileride, Chamblandes Yolu üzerinde, Mikhail Şpigelglas’ın, Boris Afanasyev’in ve Viktor Pravdin’in, PPD-34 makineli tüfekleriyle vurup öldürdüklerini ve cesedini de yol kenârına bıraktıklarını Pavel Sudoplatov yazar. Polis belgelerine nazaran, Ignace Reiss’i tuzağa Gertrude Schildbach düşürmüştü. Bu kadın Reiss ailesinin yakın dostuydu. Ignace Reiss, kaçırılmadan önce Gertrude Schildbach ile yemek yemiş, birlikte yürüyüşe çıkmışlardı. Bu esnâda “BE.20.662” plakalı Chevrolet yanlarına gelmiş olmalıdır. Ignace Reiss’in avucundaki bir tutam saç, katillerine direndiğinin emaresidir. Saçın Gertrude’a âid olduğu kanıtlanmıştır. Operasyonda kullanılan Chevrolet otomobiliyse, Troçki’nin oğlu Sedov’un takîbinde görevli olan Renata Steiner’ın kirâladığı belirlenmiştir.

Aleksandr Orlov, Amerika Birleşik Devletleri’nde 15 yıl izini kaybettirecektir. 1953 yılında The Secret History of Stalin’s Crimes ve 1962 yılında Handbook of Intelligence and Guerilla Warfare isimli kitâbları yayımlanır. Beriya 1938 yılının Kasım ayında Pavel Sudoplatov’u makamına çağırarak, Aleksandr Orlov’un takîbini bırakmasını emreder. Pavel Sudoplatov, Beriya’nın bu talîmatı, Orlov’un Stalin’e yazdığı bir mektûb nedeniyle verdiğini açıklar:

“…Orlov mektûbunda, İspanyol altınının Moskova’ya gizlice nasıl gönderildiğini, sevkiyat belgeleriyle birlikte açıklama tehdidinde bulunuyordu. Bu olayın açığa çıkması Sovyet hükûmeti ve Meksika’daki İspanyol mültecileri açısından büyük bir utanç kaynağı olacaktı. Çünkü, Sovyetler’in Cumhûriyetçiler’e sağladığı askerî destek, sosyalist dayanışma ismi altında yapılmıştı. Cumhûriyetçiler’in silâhların bedelini Merkez Bankası’nın altın rezervleriyle ödedikleriyse bir sırdı.”

İspanya’daki ekipten cânını kurtarabilenlerden biri de Walter Germanoviç Krivitski’ydi. Kaçışının nedenlerini ve ayrıntılarını Ben Stalin’in Ajanıyım‘da anlatır. Ama, 10 Şubat 1941 günü, Washington’daki Belleuve Hotel’de cesedi bulunur. Herkes NKVD’den kuşkulanır. Krivitski için NKVD tarafından “ölüm emri” çıkartılmış olmasına karşın, ölümünde NKVD’nin parmağı bulunmuyordu. İntihâr etmiştir.

İspanya İç Savaşı’nın önemli tanıklarından olan Pavel Sudoplatov’a ve Naum Isaakoviç Eitingon’a dokunulmamasının yegâne nedeniyse, Troçki’nin öldürülmesi görevinin bunlara verilmiş olmasıdır.

10 Nisan 1939 günü tutuklanan Yejov, ölüme giderken, karısının yatağına girdiğinden kuşkulandığı kim varsa, onların hemen hepsini, berâberinde sürükler. İşkenceyle alınan ifâdelerinde, isimlerini verdikleri arasında, İzak Babel, Mikhail Kolstov, Maksim Litvinov, Ivan Katayev, Aleksandr Kosarev, Topchanov, Otto Yulyeviç Şmidt ve genç Nikolay Barışnikov bulunuyordu. Mikhail Şolohov’un da Yevgeniya’nın sevgililerinden biri olduğu bilinmesine karşın Şolohov’a Stalin nedeniyle dokunulmayacaktır. Beriya, selefinin sorgusundan 457 kişilik bir liste hazırlayarak, bunu Stalin’e vermiştir. Onlardan 346’sı Beriya’nın talebiyle idâm cezâsına mahkûm olurlar. Onlardan Mikhail Kolstov 2 Şubat 1940 günü kurşuna dizilerek idâm edilir. Yejov’un cezâsı da, 4 Şubat 1940 gecesi, Varsanofevski Yolu üzerindeki bir NKVD binâsında Vasiliy Mikhayloviç Blokhin tarafından infâz edilmiştir.

Blokhin, NKVD’nin baş infâzcısıydı. İki yıl kadar önce Yejov’un emriyle selefi Genrih Yagoda’yı, bu defa da Beriya’nın emriyle Yejov’u vurmuştur. Stalin dönemindeki 828 bin infâzdan 22 bin kadarını Blokhin’in gerçekleştirdiği tahmîn edilmektedir. İnfâzlarda, üzerine kan sıçramaması için deriden yapılmış kasap önlüğü giyer ve uçları kütleştirilmiş özel mermiler kullanırmış. Bu mermiler, kurbanın kafatasını tanınmayacak şekilde dağıtıyor, kanı ve beyin parçalarını dışarıya fırlatıyordu. Yejov’un evinde yapılan aramada, Blokhin’in mermilerinden ikisi bulunmuştur. Kondukları poşetlerin üzerlerinde “Zinovyev” ve “Kamanev” yazılmıştır. Onlar Zinovyev’in ve Kamev’in beyinlerini dağıtan mermi çekirdekleriydiler. Muhtemelen Yejov onları Blokhin’den alıp saklamıştı.

Blokhin, asıl şöhretini, “Katin Ormanı Katliâmı” ile yapmıştır. 5 Mart 1940 günü Beriya, Stalin’e kurşuna dizilmelerini önerdiği 25.700 kişilik bir Polonyalı listesi vermişti. 00485 numaralı talimat gereği tutuklanan Polonyalılar’dan 295’i general, albay ve yarbay, 2.080’i binbaşı ve yüzbaşı, 6.049’uysa teğmen ve asteğmen rütbesindeki muvazzaf subaylardı. Blokhin, her gece en az 300 kişiyi vurmaya karar verir. Polonyalılar’ın infâzlarını 28 gecede tamamlar. Blokhin’in 28 gecede 7 bin kişiyi öldürdüğü düşünülüyor. Katliamda Tokarev TT-30 yerine Alman malı Walther 2 .25 ACP tabancalar kullanmıştır. Maksat, eğer cesetler bulunursa, katliâmın suçunu Naziler’in üstüne yıkmaktır. “Katin Ormanı Katliâmı” için her biri 8 metreye 10 metre büyüklüğünde 24 veya 25 mezar açtırmıştır. Bu mezarlar içlerini doldurduğunda şafak vakti buldozerlerle kapatılıyorlardı. Mezarlardan bazılarını ve 4 bin kadar Polonyalı subayın kalıntılarını 1943 yılında Naziler bulunca, olay aydınlanır. Boris Yeltsin’in 1992 yılındaki Varşova ziyâretinden sonra da, Rus yetkililer, Katin’deki katliâmdan Stalin’in ve Politbüro’nun sorumlu olduğunu resmen kabûl edeceklerdir. Blokhin’in Stalin’in ölümünün ardından zorla emekli edildiğini ve Kruşçev zamanında rütbelerinin söküldüğünü biliyoruz. Rivâyetlere göre, rütbeleri söküldükten sonra alkolik olur, aklını yitirir ve 3 Şubat 1955 günü de “intihâr” eder.

İzak Babel’in, Mikhail Kolstov’un, Maksim Litvinov’un, Ivan Katayev’in, Aleksandr Kosarev’in, Topchanov’un, Otto Yulyeviç Şmidt’in ve Nikolay Barışnikov’un isimlerini Yejov vermiştir. Suçlamaları asılsızdır, asıl nedense onların karısıyla yatmış olmasıydı. Bu gerçeği Beriya da Stalin de biliyorlardı. Onların arasından Beriya ve Stalin için önemli olan tek kişiyse İspanya İç Savaşı’nın sırlarını bilen Mikhail Kolstov’du. Yejov’un uydurmalarının Mikhail Kolstov’un ortadan kaldırılması için işlerine geldiğiyse muhakkaktır.      

BİR CEVAP BIRAK

Yorum yap!
Adınızı giriniz